Selam arkadaşlar,
Seymenlik kültürünün nesilden nesle aktarıldığını sizlerle paylaşmıştım. Şimdi bu kültürün bana miras kalmasında etkili olan kişileri kısa hayat hikayeleriyle birlikte sizlere anlatacağım.
Seymenlik kültürünün nesilden nesle aktarıldığını sizlerle paylaşmıştım. Şimdi bu kültürün bana miras kalmasında etkili olan kişileri kısa hayat hikayeleriyle birlikte sizlere anlatacağım.
1- Yağcıoğlu fehmİ efe
Tam olarak ailemizin seymenlikle tanışması kendisiyle başlıyor.. Yağcıoğlu Fehmi Efe, bugün Ankara Seymenler Kulübü Başkanı Şerafettin Demir'in manevi büyük dedesi, aynı zamanda benim de büyük büyük dedemdir. Adına ağıtlar yakılan, Ahmet Ağa'dan olma Yağcıoğlu Fehmi Efe, 1910'lu yıllarda Ankara'da Oğuz geleneğinin önemli bir parçası olan Seymenliği yaşamak ve yaşatmaktadır. Ankara ve çevre illerinde tütün ticareti ve taşımacılığı yaparak geçimini sağlar. 1915 yılında atlılarıyla Bilecik'e doğru ticaret yapmak amacıyla yola çıkar ve Söğüt Yeniköy'de bir handa kalmaya karar verir. Akşam saatlerinde, istirahat vaktinde, handa 12-13 yaşlarında bir çocuğun saz çaldığını farkeder ve yanına çağırır. Bu yetim çocuğun acıklı hayat hikayesini dinledikten sonra kendisini Ankara'ya götürmeyi teklif eder ve kendisni evlat edinmek ister... Bir kaç gün sonra atının arkasına Halil adlı bu çocuğu alır ve Ankara'ya doğru yola koyulur.
Dönemin Seymen başı olarak bilinen Yağcıoğlu Fehmi Efe aynı zamanda 27 Aralık 1919 'da Dikmen sırtlarında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılayan Seymen alayının başındadır
Dönemin Seymen başı olarak bilinen Yağcıoğlu Fehmi Efe aynı zamanda 27 Aralık 1919 'da Dikmen sırtlarında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılayan Seymen alayının başındadır
2- halİl Dİnçer
Halil Yunan harbinden sonra 3 kardeşiyle yetim kalmıştır. Yağcıoğlu'ndan gelen bu teklif ile Ankara'ya gitmeye karar verir. Ankara'nın en eski yerleşkelerinden biri olan Hacettepe'de bir kahvede çalışmaya ve aynı zamanda orada yaşamaya, saz öğrenmeye, seymenlik ve kültürünü yaşamaya başlar. Halil 20 li yaşlarının başlarında bir kıza tutulur. Bu kız, Ankara'nın en varlıklı ve bilinen ailelerinden Pehlivanoğlu sülalesinin kızıdır. Halil'in bu isteği üzerine Yağcıoğlu Fehmi Efe, Hacer'i evlatlığı Halil'e ister... Halil Dinçer, Ankara Seymenler Kulübü Başkanı Şerafettin Demir'in öz dedesidir.
3- Şerafettİn demİr
Günümüzde Seymenlik kültürünü yaşamaya ve yaşatmaya devam ettiren Ankara Seymenler Kulübü'nün başkanlığını yapmaktadır. Halil Dinçer'in Müzeyyen isimli kızının oğludur. Seymenlikle henüz onlu yaşlarında tanışmış, ileri gelen seymen büyüklerinden bu kültürün örfünü, adetini ve töresini almıştır. Bu kültüre gönül vererek bir çok başarılı projeye imza atmış, Ankara'nın kültürünü bozulmadan yaşatmaya çalışmaktadır.
4- Hüseyİn Evren kavas
Gelelim bana... Seymenlikle tanıştığımda henüz iki yaşımdaydım. Ankara Seymenler Kulübü başkanı Şerafettin Demir'in ilk erkek yeğeni olmam; kendisinin bana olan düşkünlüğünü ve bu kültürün devam etmesi adına bir mirasçı yetiştirme arzusunu epey perçinlemişti. Ağzımda biberonla bu kıyafetleri giydiğimi düşününce biraz tuhaf gelse de bu kültürün bir parçası olmaktan hep gurur duymuşumdur. O zamanlar her fırsatta evde bulunan herhangi bir eşyayla "Seymen Zeybeği" ni oynamaya çalıştığımı büyüklerim bugün beni gördüklerinde gülümseyerek anlatırlar. Seymenlik hayatımın her anında bir şekilde bir kimlik bilgisi olarak yanımda oldu. Bu gurur verici geçmişin ve atalarımın geçmişte yaşadığı ve yaşattığı bu kültürün bana kattığı manevi değerleri benden sonraki neillerin de aynı bağlılıkla yaşamasını çok isterim. Seymenlik kültürünü oluşturan mertlik, dürüstlük, doğruluk, bilgelik gibi ilkelerin doğrultusunda hayatımda kararlar alıp bu kararları uygulamaya çalışmışımdır.
Yağcıoğlu Fehmi Efe'yle başlayan, Söğüt'lü bir yetimin Ankara'da kurduğu kocaman sülaleyle devam eden bu geleneği, benden sonraki kuşaklara da aktarmaya tıpkı Yağcıoğlu Fehmi Efe ve silah arkadaşlarının 27 Aralık 1919'da Dikmen sırtlarında Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılarken kurdukları "Atam seni görmeye, bu vatan uğrunda ölmeye geldik!" cümlesindeki bağlılıkla devam ettirmeye özenle devam edeceğim.
Yağcıoğlu Fehmi Efe'yle başlayan, Söğüt'lü bir yetimin Ankara'da kurduğu kocaman sülaleyle devam eden bu geleneği, benden sonraki kuşaklara da aktarmaya tıpkı Yağcıoğlu Fehmi Efe ve silah arkadaşlarının 27 Aralık 1919'da Dikmen sırtlarında Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü karşılarken kurdukları "Atam seni görmeye, bu vatan uğrunda ölmeye geldik!" cümlesindeki bağlılıkla devam ettirmeye özenle devam edeceğim.